Bu konuda bazı yazılar bulunuyor. Wolcan belgelerinde adları geçen bazı isimlerde burada görünüyor. Ne kadar doğru ne kadar yanlış okuduktan sonra karar verin. Osmanlı kaynaklarından da Sultan Mahmut'un hazinesine ait soygun bilgilerinin araştırılması lazım. Sonuç itibariyle bölgede yapılan bir çalışma esnasında 40mt derin olduğu varsayılan kuyunun bir bölümü parçalanarak ortaya çıkartılmış durumda.Bu olayın eskiden olması sebebiyle şu anda akibeti ne olmuştur. Buda ayrı bir araştırma konusu olsa gerek.
"Bir başka rivayet ise, sultan Mahmut’un hazinelerinin buraya gömüldüğü.
Bilindiği gibi, Küçük İstanbul diye bilinen Küplü Köyü, bir zamanlar
bölgenin en önemli ticaret merkeziydi. İpek yolundan geçen kervanlar
mutlaka buraya uğrar, alış veriş yaparlardı. Ticaret ise Rum ve Ermenilerin
elindeydi. Köyün 12 mahallesi, 7 Kilisesi, 20’si Kuyumcu olmak üzere
300’e yakın dükkanı mevcuttu. İstanbul’dan, Bursa’dan, Eskişehir’den ve
civar yerlerden pazarcılar Küplü’ye gelir ve en karlı alışveriş buradan
yapılırdı. Küplü’nün bu kadar gelişmesinin nedeni ise Sultan Mahmut’un
hazinesinin Küplü’ye getirilmesi ve Kısık Kaya’da saklanmasıydı.
O dönemde Osmanlı güçleniyor, kimse savaşla ve kılıçla önüne
geçemiyordu. Avrupa Osmanlı’dan korkuyor, “Bir gün gelip bizim
topraklarımızı da alacaklar?” korkusu ile yaşayan Avrupalı çözüm yolu
arıyordu. Bunun üzerine oyuna başvurdular ve Osmanlı’yı içten çökertmek
istediler. Rum ve Ermani’lerin yönetiminde gizli bir örgüt kurdular,
“zengin olma” vaadiyle kandırdıkları bazı dönek Türkleri’de kullanarak
Sultan Mahmut’un hazinesini soydular. Maksatları, hazineyi boşaltın
Osmanlı’yı ekonomik sıkıntıya sokmaktı.
Sayıları 800’ü bulan bu gizli ‘define örgütü’, devlette önemli nüfuzlar
elde ettiler. Tapınak Şövalyeleri’nin de desteğini alan örgüt, Sultan
Mahmut’un hazinesini soyup, Kudüs’te bulunan Tapınak Şövalyelerine
ulaştırmak için yola çıktılar. 400 tona yakın altın katırlara yüklendi ve
gündüz gizlenip gece yola çıkarak Bilecik’e kadar geldi. Küplü Köyü’ndeki
Rum ve Ermenilerle tanışıklığı olan örgüt üyeleri, hazineyi Tapınak
Şövalyelerine götürmekten vazgeçerek, Küplü’ye gömme kararı aldılar.
Hazine önce Kiliselerde saklandı ve Kısık Kaya’da büyük kuyu kazılmaya
başlandı. Çünkü, Zaptiyeler hazinenin peşine düşmüş, her yerde
soyguncuları arıyordu.
Kaya, aylarca çalışma sonunda 40 metre derinliğinde bir kuyu kazıldı.
Kuyunun 40’ncı metresinden sonra 40 oda kazıldı ve Sultan Mahmut’un
hazineleri buraya yerleştirildi. Daha sonra bazı soyguncular bu altınlardan
çalmaya ve başka yerlere gömmeye başladılar. Agop Lefter isimli Ermeni
Bilecik Bölgesi’nde 28 değişik yere bu altınlardan sakladı. Soyguna katılan
ve Küplü’ye yerleşip burada kuyumcu dükkanı açan: Pop Martin, Volçan
Voyvoda, Manol Agatha, Lema Nora ve Türk olan Emin Ağa durumu fark
ederek, Agop Lefter’i, Bilecik’teki Kanta kuzenos Klisesinde öldürdüler.
Cesedi kiliseden alarak Hamsu Deresine attılar. Ancak, kiliseyi
temizlemeyi unuttular. Sabah kiliseye gelen Papaz, kanı görünce, “Bu,
Kutsal Ruh İsa’nın çarmıha gerildiği kan gibi” diyerek, bilmediği cinayete
kutsallık atfetti ve kilisenin adını da Kırmızı Kilise olarak değiştirdi. Bunun
üzerine, hazine çalınmasın diye 40 metrelik kuyuyu doldurdular.
Bu rivayete göre, Kısık Kaya’nın altındaki 40 odalı yerde yüzlerce ton
hazine olduğu ortaya çıkıyor.
küplü1.jpg
“Türklere vereceğimize denize dökeriz”
Kısık Kayadaki tarihi kuyu ile ilgili bir başka rivayet ise, Fatih Sultan
Mehmet İstanbul’u fethedince, Bizans’ın gizli hazinesi gündeme geldi.
Bizanslılar, “Kutsal hazinelerimizi Türklere vereceğimize denize dökeriz”
derler.
Bizansın üst düzey yöneticileri, kuşatmanın devam ettiği bir gecede,
denizden gizlice kayıklara doldurdukları hazineyi Avrupa’ya kaçırmak
istediler. Ancak Balkanlar Türklerin elinde olduğu için Avrupa’ya
gidemeyeceğini anlayan Bizanslılar, Korsanların takibine takılınca gece
gizlice İznik’e gelirler. Gündüz gizlenen, gece de yola devam eden
Bizanslılar, Arapuçtu Mevkine gelince, Rum kervanıyla tanışırlar. Rumların
da yardımı ile Gölpazarı’nın Türkmen Köyünün üst kısmında bulunan
Arpalık Mevkii’nde bir süre kaldılar. Bu sırada, Dikenli Boğaz’da baskınlar
yapan eşkıyaların durum fark etmesi ile bir gece burayı da terk ettiler.
Bizanslılarla işbirliği yapan ve aslen Küplülü olan Rum, Bizanslıları
Kızıldamlar Köyü’ne getirdi. Burada bir süre kalan ve Dikenli Boğaz
eşkiyalarının baskınından korkan Bizanslılar saklanmak için Kısık Kaya’ya
geldiler. Kayanın tepesinde günlerce yaşayan Bizanslılar, Kısık Kaya’nın
hazineyi saklamak için çok uygun olduğunu düşünen Bizanslılar günlerce
uğraştıktan sonra bu kuyuyu kazdılar ve Bizans’ın Kutsal Hazinesini buraya
gömdüler. Fark edilmemek için bu günkü Ahmet Pınar Köyü’nde yaşamaya
başlayan Bizanslıların ihtiyacını Küplülü Rum karşılıyordu. Hazineye tek
başına sahip olmak isteyen Küplülü Rum, Bizanslı dostlarına ihanet
ederek, Dikenli Boğazdaki eşkiyalara Bizanslıları ihbar etti ve eşkiyalarda
Bizanslıları eski Ermeni Köyü olan Ahmetpınar’da öldürdüler.
Eşkiyalar, Küplülü Rum’dan hazinenin yerini göstermesini istediler. O
da eşkiyaları kandırıp geçiştirmek için Yayla Köyü’nü gösterdi. Gösterilen
yeri araştıran ve hazineyi bulamayan eşkiyalar Rum’a işkence yapmaya
başladılar. Yayla Köyü’nden bir merkebin arkasına bağladıkları Rum’u
sürükleyerek Küplü’ye getiriyorlardı. Yara bere içinde kalan Rum
Karasu’dan geçerken boğuldu ve öldü. Böylece Kısık Kaya’daki ‘Kutsal
Bizans Hazinesi’nin yerini bilen son kişi de öldü.
Yaptığımız araştırmalar sonucu ulaştığımız bu rivayetler ne derece
doğru bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki Kısık Kayada, d
ünyada örneği
olmayan bir kuyu var. Yıllardır gizli kalan yer çalışma sırasında ortaya
çıktı. Görenleri hayrete düşüren kuyunun esrarını çözmek ise yetkililere
kaldı.
Bu linkten de izleyebilmek mümkün
https://www.dailymotion.com/video/xar8fq
küplü.jpg