KÜPLÜ KÖYÜ KAYITLARINDAKİ HAZİNE

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

KÜPLÜ KÖYÜ KAYITLARINDAKİ HAZİNE

Mesaj gönderen Treks34 » Sal Ağu 11, 2020 20:17

Bu gün konumuzu Küplü Köyü üstünde anlatılan bazı kaynaklarda geçen kayıtlar ışığında hikayesel bir boyutta inceleyelim. Bu köy için anlatılan ve elde kayıtlar var denilen bir iki alternatifle sunulan bilgileri aşağıya sıralayalım.
Başlangıçı "Sultan Mamutun Hazineleri" olarak açalım. Kayıt bilgileri de şöyle başlar;

Bilindiği gibi, Küçük İstanbul diye bilinen Küplü Köyü, bir zamanlar
bölgenin en önemli ticaret merkeziydi. İpekyo’lundan geçen kervanlar
mutlaka buraya uğrar, alış veriş yaparlardı. Ticaret ise Rum ve Ermenilerin
elindeydi. Köyün 12 mahallesi, 7 Kilisesi, 20’si Kuyumcu olmak üzere
300’e yakın dükkanı mevcuttu. İstanbul’dan, Bursa’dan, Eskişehir’den ve
civar yerlerden pazarcılar Küplü’ye gelir ve en karlı alışveriş buradan
yapılırdı. Küplü’nün bu kadar gelişmesinin nedeni ise Sultan Mahmut’un
hazinesinin Küplü’ye getirilmesi ve Kısık Kaya’da saklanmasıydı. Hikaye böyle başlar.....

O dönemde Osmanlı güçleniyor, kimse savaşla ve kılıçla önüne
geçemiyordu. Avrupa Osmanlı’dan korkuyor, “Bir gün gelip bizim
topraklarımızı da alacaklar?” korkusu ile yaşayan Avrupalı çözüm yolu
arıyordu. Bunun üzerine oyuna başvurdular ve Osmanlı’yı içten çökertmek
istediler. Rum ve Ermenilerin yönetiminde gizli bir örgüt kurdular,
“zengin olma” vaadiyle kandırdıkları bazı dönek Türkleri’de kullanarak
Sultan Mahmut’un hazinesini soydular. Maksatları, hazineyi boşaltın
Osmanlı’yı ekonomik sıkıntıya sokmaktı.

Sayıları 800’ü bulan bu gizli ‘define örgütü’, devlette önemli nüfuzlar
elde ettiler. Tapınak Şövalyeleri’nin devamı olan saint john şovalyelerininde de desteğini alan örgüt, Sultan
Mahmut’un hazinesini soyup, Anadolu içinde Kendilerince bilinen bir yere
ulaştırmak için yola çıktılar. 400 tona yakın altın katırlara yüklendi ve
gündüz gizlenip gece yola çıkarak Bilecik’e kadar geldi. Küplü Köyü’ndeki
Rum ve Ermenilerle tanışıklığı olan örgüt üyeleri, hazineyi daha içerilere götürmekten vazgeçerek, Küplü’ye gömme kararı aldılar.
Hazine önce Kiliselerde saklandı ve Kısık Kaya’da büyük kuyu kazılmaya başlandı. Zaptiyeler hazinenin peşine düşmüş, her yerde soyguncuları arıyordu.Aylarca çalışma sonunda 40 metre derinliğinde bir kuyu kazıldı. Kuyunun 40’ncı metresinden sonra 40 oda kazıldı ve Sultan Mahmut’un
hazineleri buraya yerleştirildi. Buraya kadar her şey başarılı bir şekilde gitmiş gibi görünüyordu.
Daha sonra bazı soyguncular(LEFTER) bu altınlardan çalmaya ve başka yerlere gömmeye başladılar.Bilecik Bölgesi’nde 28 değişik yere bu altınlardan sakladı. Soyguna katılan ve Küplü’ye yerleşip burada görüntüsel olarak dükkan açan eşkiylardan Pop Martin, Volçan
Voyvoda, Manol , Lema ve Türk olan Emin Ağa durumu fark ederek Lefter’i, kilisede öldürdüler. Cesedi kiliseden alarak Hamsu Deresine attılar. Bu aradakiliseyi temizlemeyi unuttular....
Sabah kiliseye gelen Papaz, kanı görünce, “Bu, Kutsal Ruh İsa’nın çarmıha gerildiği kan gibi” diyerek, bilmediği cinayete
kutsallık atfetti ve kilisenin adını da Kırmızı Kilise olarak değiştirdi. Bunun üzerine, hazine çalınmasın diye 40 metrelik kuyuyu doldurdular.
Bu rivayete göre, Kısık Kaya’nın altındaki 40 odalı yerde yüzlerce ton hazine olduğu ortaya çıkıyor. Bu bölgedeki hazineye ait alternatifi olarak karşımıza çıkıyor.

İkinci alternatif kaynağa göre yöre için başka bir olaylar zinciri oluşuyor.Bu alternatif daha eskiye giderek Doğu Romanın Fatih Sultan Mehmet'in Feth edilmesinden hemen öncelerine dayanıyor.
Doğu Roma’ın gizli hazinesi gündeme geldiğinde,Doğu Roma'nın ileri gelenleri “Kutsal hazinelerimizi Türklere vereceğimize denize dökeriz”
derler.
Doğu Roma'nın üst düzey yöneticileri, kuşatmanın devam ettiği bir gecede,
denizden gizlice kayıklara doldurdukları hazineyi Avrupa’ya kaçırmak
istediler. Ancak Balkanlar Türklerin elinde olduğu için Avrupa’ya
gidemeyeceğini anlayan Doğu Roma lılar, Korsanların takibine takılınca gece
gizlice İznik’e gelirler. Gündüz gizlenen, gece de yola devam eden grup, Arapuçtu Mevkine gelince, Rum kervanıyla tanışırlar. Rumların
da yardımı ile Gölpazarı’nın Türkmen Köyünün üst kısmında bulunan
Arpalık Mevkii’nde bir süre kaldılar.
Bu sırada, Dikenli Boğaz’da baskınlar yapan eşkıyaların durum fark etmesi ile bir gece burayı da terk ettiler. hazineyi Taşıyan grup ile işbirliği yapan ve aslen Küplülü olan Rum, grubu Kızıldamlar Köyü’ne getirdi. Burada bir süre kalan ve Dikenli Boğaz eşkiyalarının baskınından korkan Hazineyi taşıyan grup saklanmak için Kısık Kaya’ya geldiler. Kayanın tepesinde günlerce yaşayan grup, Kısık Kaya’nın hazineyi saklamak için çok uygun olduğunu düşündüler. Günlerce uğraştıktan sonra bu kuyuyu kazdılar. Kutsal Hazinesini buraya gömdüler. Fark edilmemek için bu günkü Ahmet Pınar Köyü’nde yaşamaya başlayan grup üyelerinin ihtiyacını Küplülü Rum karşılıyordu. Hazineye tek başına sahip olmak isteyen Küplülü Rum, Bizanslı dostlarına ihanet ederek, Dikenli Boğazdaki eşkiyalara grubun bütün detaylarını ihbar etti ve eşkiyalarda hazineyi taşıyıp saklayan grup üylerini eski Ermeni Köyü olan Ahmetpınar’da öldürdüler.
Kaydın devamında ise geride kalan ihbarcıdan eşkiyalar, hazinenin yerini göstermesini istediler. O da eşkiyaları kandırıp geçiştirmek için Yayla Köyü’nü gösterdi. Gösterilen yeri araştıran ve hazineyi bulamayan eşkiyalar ihbarcı küplülüye işkence yapmaya başladılar. Yayla Köyü’nden bir merkebin arkasına bağladıkları adamı sürükleyerek Küplü’ye getiriyorlar. Yara bere içinde kalan adam öldü. Böylece Kısık Kaya’daki ‘Kutsal
Doğu Roma Hazinesi’nin yerini bilen son kişi de öldü."

İşte karşımıza çıkan konu ve iki alternatif kayıt da yukarıdaki gibi oluşmuş oluyor.
Bu arada dikkat ederseniz Hep Doğu Roma dedim. Bizans demek içimden gelmedi. Bizansa daha sonraları uydurulmuş bir isim olduğu için hep Doğu Roma yı kullanmayı tercih ettim


Gelelim günümüze.........Durmuş GÜNSUR / BİLECİK haberine konu olan bölüme

"Bozüyük-Mekece otoyol çalışması sırasında Bilecik'in Küplü köyü yakınlarındaki bir tepede 25 metre derinliğinde kuyu bulundu. 2 metre genişliğindeki kuyu kepçe tarafından açılsa da dibi bulunamadı. Bölge köylerinde, kuyunun dibinde hazine olduğu efsaneleri yayılırken, kuyunun bir yer altı şehrinin bacası olabileceği de iddia ediliyor.

Yapımı devam eden Bozüyük-Mekece otoyolunun Küplü köyü yakınındaki Kısık Kaya mevkiinde 25 metre derinliğinde bir kuyu bulundu. Tamamı kaya içine oyulan ve 2x3 metre genişliğinde olan kuyu, yol yapımında çalışan kepçeler tarafından bir kenarı kırılarak oyuldu. Zemin seviyesine kadar kuyunun bir kenarını kıran kepçe, zeminden aşağıya doğru da 5 metre kazdı, ama kuyunun dibine ulaşamadı. Daha sonra meraklı bazı vatandaşlar da gizli gizli kazıya devam etti, ancak kuyunun sonu hala bulunmadı.

Bizans ve Osmanlı döneminin en önemli yerleşim yerlerinden olan ve bir zamanlar 'Küçük İstanbul' diye bilinen, Bursa, Eskişehir gibi illerden bile tüccarların geldiği tarihi Küplü Köyü'nün yanıbaşında bulunan kuyu esrarını koruyor. Köylülerin ise kuyu ile ilgili ilginç iddiaları var. Köylülerden bazıları, kuyunun derinliğinin 40 metreyi bulduğunu ve dibinde de büyük odaların olduğunu söylüyor. Bu odalarda da Bizans veya Osmanlı hazinesinin saklanmış olabileceğini iddia eden köylüler, devletin olaya el koymasını istiyor. Köylülerin bir başka iddiası ise, bölgede büyük bir yeraltı şehri olduğu yönünde"


Bu konuda internette araştırıldığında karşımıza bir video çıkıyor izleyin.

https://www.dailymotion.com/video/xar8fq
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 15 misafir