OSMANLIDA İLK TREN SOYGUNU
Gönderilme zamanı: Prş Oca 21, 2021 16:59
2. Abdülhamit döneminde ortalığı ayağa kaldıran bir soygun olmuş. Birçok yerde adı geçen bu olay Sinekli Tren soygunu olarak bilinir. Soygunu yapan eşkıyanın adı Anastaş adında yunan köklü bir eşkıyadır.
“Yunanistan tebaasından ve kumral sakallı olduğu bilinmekle birlikte Anastaş’ın ailesi, doğum yeri, yaşı, fiziksel özellikleri vs. bilgilere ulaşılamamıştır. Bununla birlikte fidye almak amacıyla kaçırdığı Almanlardan birisinin anlatımına göre çizilen aşağıdaki resim Anastaş hakkında fikir vermektedir. Bu resimdeki tasvirden 50-55 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz Anastaş’ın orta boylu, uzun bıyıklı ve uzun sakallı olduğu, saç, sakal ve bıyıklarına kır düşmesine rağmen dinç bir vücuda sahip olduğu görülmektedir” kaynaklarda geçen bu soygun için 1891’de yaşanan Sinekli hadisesiyle eşkıyalar Osmanlı Devleti’nde demiryollarında ilk defa bir treni durdurarak soygun gerçekleştirmiş ve fidye almak için bazı yolcuları kaçırmışlardır.
Arşiv belgeleri ve gazeteler çete reisi Anastaş’tan “eşkıya-yı meşhureden Anastaş Kaptan” ya da “Atnaş Kaptan” olarak bahsetmektedir. Diğer bir ifadeyle çete reisi Anastaş Sinekli hadisesini gerçekleştirdiği tarihten önce ün kazanmış nâmlı bir eşkıya idi; birçok defa büyük soygunlar gerçekleştirerek ismini duyurmuştu. Anastaş’a kaptan denilmesi ise yaşadığı coğrafyayı da dikkate alarak muhtemelen kendisinin daha önce denizcilik mesleğiyle uğraşmasından kaynaklanmaktaydı.
Bu fidye olayı 8 gün sürmüş. İstenen fidye 200.000 frank karşılığı yaklaşık 8.000 küsür Osmanlı altını olmuş.
Fidyeyi teslim için harekete geçenler Kırklareli’nin 18 km doğusunda bulunan Üsküp’e vardı. Kurudere’den geçerek İnceköy’e (Yenice) ulaştıktan sonra Yenice’nin güneybatısındaki Sergen’e geldiler. Sergen’in doğusunda, tarif edilen ve eşkıya mezarlığı ismiyle anılan bir yerde çete reisi Anastaşla buluştular. Fidye parası olan 200 bin frankı alan ve torbalardan birkaç tanesini bizzat sayan çete reisi Anastaş, tutsağı olan Almanları serbest bıraktı.
Anastaş, beş eşkıyanın her birine 800’er lira, en sadık adamı ve yardımcısı olan Dimo Banya’ya 1.030 lira verirken, geri kalan 2.970 lirayı kendisi almıştı.(yaklaşık 20 küsür kilo)
Sonuç ne mi olmuş? Parayı alıp paylaşıp kaçmışlar. Anastaş parayı yemiş mi yoksa bir kısmını gömmüş mü orası belli değil. Gömmüşse olayların geçtiği güzergah yukarıda
Gelelim bunun etkisi ne olabilir???? Eşkıya kayıtlarında geçen Hünkar Mağarası diye bilinen içeriğindeki tren soygununa kaynak oluşturmuş olabilir orada da 19.500 altın alınmıştı diye anlatılırdı. Bu soygunun hikayesi demek ki bu kayıtlara geçen Osmanlı içindeki ilk tren soygunudur. Çatalca tren istasyonu soygununun ardında yatan olaylar zinciri budur. Gerçek hikayeden bir uydurma soygun hikayesine varılmış .Gerçekte Anataş soyguncu hikayesinde Yanis Alevciyan olmuş
“Yunanistan tebaasından ve kumral sakallı olduğu bilinmekle birlikte Anastaş’ın ailesi, doğum yeri, yaşı, fiziksel özellikleri vs. bilgilere ulaşılamamıştır. Bununla birlikte fidye almak amacıyla kaçırdığı Almanlardan birisinin anlatımına göre çizilen aşağıdaki resim Anastaş hakkında fikir vermektedir. Bu resimdeki tasvirden 50-55 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz Anastaş’ın orta boylu, uzun bıyıklı ve uzun sakallı olduğu, saç, sakal ve bıyıklarına kır düşmesine rağmen dinç bir vücuda sahip olduğu görülmektedir” kaynaklarda geçen bu soygun için 1891’de yaşanan Sinekli hadisesiyle eşkıyalar Osmanlı Devleti’nde demiryollarında ilk defa bir treni durdurarak soygun gerçekleştirmiş ve fidye almak için bazı yolcuları kaçırmışlardır.
Arşiv belgeleri ve gazeteler çete reisi Anastaş’tan “eşkıya-yı meşhureden Anastaş Kaptan” ya da “Atnaş Kaptan” olarak bahsetmektedir. Diğer bir ifadeyle çete reisi Anastaş Sinekli hadisesini gerçekleştirdiği tarihten önce ün kazanmış nâmlı bir eşkıya idi; birçok defa büyük soygunlar gerçekleştirerek ismini duyurmuştu. Anastaş’a kaptan denilmesi ise yaşadığı coğrafyayı da dikkate alarak muhtemelen kendisinin daha önce denizcilik mesleğiyle uğraşmasından kaynaklanmaktaydı.
Bu fidye olayı 8 gün sürmüş. İstenen fidye 200.000 frank karşılığı yaklaşık 8.000 küsür Osmanlı altını olmuş.
Fidyeyi teslim için harekete geçenler Kırklareli’nin 18 km doğusunda bulunan Üsküp’e vardı. Kurudere’den geçerek İnceköy’e (Yenice) ulaştıktan sonra Yenice’nin güneybatısındaki Sergen’e geldiler. Sergen’in doğusunda, tarif edilen ve eşkıya mezarlığı ismiyle anılan bir yerde çete reisi Anastaşla buluştular. Fidye parası olan 200 bin frankı alan ve torbalardan birkaç tanesini bizzat sayan çete reisi Anastaş, tutsağı olan Almanları serbest bıraktı.
Anastaş, beş eşkıyanın her birine 800’er lira, en sadık adamı ve yardımcısı olan Dimo Banya’ya 1.030 lira verirken, geri kalan 2.970 lirayı kendisi almıştı.(yaklaşık 20 küsür kilo)
Sonuç ne mi olmuş? Parayı alıp paylaşıp kaçmışlar. Anastaş parayı yemiş mi yoksa bir kısmını gömmüş mü orası belli değil. Gömmüşse olayların geçtiği güzergah yukarıda
Gelelim bunun etkisi ne olabilir???? Eşkıya kayıtlarında geçen Hünkar Mağarası diye bilinen içeriğindeki tren soygununa kaynak oluşturmuş olabilir orada da 19.500 altın alınmıştı diye anlatılırdı. Bu soygunun hikayesi demek ki bu kayıtlara geçen Osmanlı içindeki ilk tren soygunudur. Çatalca tren istasyonu soygununun ardında yatan olaylar zinciri budur. Gerçek hikayeden bir uydurma soygun hikayesine varılmış .Gerçekte Anataş soyguncu hikayesinde Yanis Alevciyan olmuş