MANUK BEY

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

MANUK BEY

Mesaj gönderen Treks34 » Prş Nis 22, 2021 17:37

Manuk bey diye bahsedilen zatı muhterem hakkında bazı kaynaklarda geçen bilgileri burada aktarayım.

"Osmanlı tarihi açısından birçok önemli olayla bağlantılı olmasına rağmen Osmanlı dönem kaynakları Manuk Bey’den pek bahsetmez. Bazıları ise kendisinden çok kısaca malumat verir. Örneğin, Şânîzâde Alemdar Mustafa Paşa’nın sarrafı olduğunu ve Alemdar Vakası’ndan sonra Rusçuk’a kaçtığını not eder. Ayrıca Alemdar’ın hazinedarı Köse Ahmed’le beraber İstanbul ve Rusçuk’ta zimmetlerine geçirdikleri mal ve hazineyle Rusya’ya sığındıklarını da kısaca not eder"


Sanırım Wolçan belgelerine girilme sebebi bu olsa gerek.

Bir başka kaynak da Gheorge Bezviconi’nin Manuc Bei adlı Romence yazdığı eser temel kaynaklardandır



Bu zatın resmi de budur.
manukbey.jpg
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

ozanmelih
Mesajlar: 8
Kayıt: Cum Mar 05, 2021 15:24

Re: MANUK BEY

Mesaj gönderen ozanmelih » Pzt Nis 26, 2021 09:54

Paylaşım için teşekkür ediyorum öncelikle. Peki ağabey yaptığınız araştırmaların sonucunda çok uzun uzun bilgilerde gördüğümüz Volçan diye biri tarihte bulunmuş mu gerçekten? Yoksa farklı eşkiyaların kısa hayatlarının bütünü ona mı mal edilmiş?

ozanmelih
Mesajlar: 8
Kayıt: Cum Mar 05, 2021 15:24

Re: MANUK BEY

Mesaj gönderen ozanmelih » Pzt Nis 26, 2021 10:06

Pazvantoğlu Osman'ın Istırancalardaki faaliyetlerini 3 adamının günlüklerine sahip bir defineci abimizden okudum. Hikayenin bazı kısımları çok benziyor şu Manukyanın vs. belgeleri diye gezen belgelere. Stefan Karaca ve diğer iki kişi var bir tanesi Efese gittiği için Hacı Georgy diye geçiyor Sazara kalesi olacak orada öldürülüyorlar vs. bu adamların da hikayesinde bazı kesitler bu bilgilere benziyor. Eski (yaşlı) volçan başka bir volçanı görmeye gidiyor. İnce sanırım lakabı. Bulgarlara kötü davranan yeniçeri ağasını öldürüyor bu adam. Çok uzun boylu biri. Ayakları atın üstündeyken bile yere değiyormuş, onun hikayesi de çok yakın, 1300lü yılların ortalarında Binbelova ailesi var amcalarındanbirinin lakabı kurt. Karısını kaçıran Osmanlı valisinin konağını basıyor vs...Bütün bunlar mesnetsiz bir şekilde birbirine karışmış ve zaten bir Lider ihtiyacı olan Bulgarların folklörüne dönüşmü olabilir mi?

Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

Re: MANUK BEY

Mesaj gönderen Treks34 » Pzt Nis 26, 2021 12:49

bu konuda en iyi kaynak
Joseph von Hammer - Büyük Osmanlı Tarihi 17.Cildine bakmanızı tavsiye ederim. hatta herkese bu seri kitapları pdf olarak indirip okuyun.
Ayrıca Tepedelenli Ali Paşa ve Pazvantoğlu Osman kesişmelerini araştırıp okuyabilirsiniz. "Dip not olarak Tepedelen Ali Paşa ve kaşıkçı elması bağlantısıda oldukça ilginçtir." nerden nereye.....
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

Re: MANUK BEY

Mesaj gönderen Treks34 » Pzt Nis 26, 2021 15:38

ozanmelih yazdı:
Pzt Nis 26, 2021 09:54
Paylaşım için teşekkür ediyorum öncelikle. Peki ağabey yaptığınız araştırmaların sonucunda çok uzun uzun bilgilerde gördüğümüz Volçan diye biri tarihte bulunmuş mu gerçekten? Yoksa farklı eşkiyaların kısa hayatlarının bütünü ona mı mal edilmiş?


Volçan olarak adı sayılan biri var hatta ona ait bir mağaradaki hazinelerinden bahseden turistik bir bölge var. Malkotırnova bölgesinde bu adı geçen yer.
Voyvodalık bilindiği üzere bir yönetici vasfının ifadesidir
Aynen Kayamakam Şeref Bey gibi düşünün. Bulgar'daki bahsi geçen kişinin volçan etiketi yok sonuçta eşkiya. Gelelim bu zata ait hikayelere bu konuda Bulgaristan menşeili bir site var bir çok hikaye orada bulunuyor.

https://treasures.zonebg.com/legs.htm bu sitede göreceğinize inanıyorum. Türkçeye çevirin
https://treasures.zonebg.com/mans.htm


Вълчан войвода(volcan voyvoda ) bu sitede geçer https://treasures.zonebg.com/tsb2.htm

volki.jpg
Okumaya devam ederseniz karşınıza muhtemelen bir Tarkan ya da Karaoğlan Tarzı bir şey çıkacağı kanaatindeyim



O siteden bir iki şey paylaşayım ki bazı şeylere ortaya dökülsün


"köyünün tepesindeGenevis Kale olduğunu. Eski bir kalın kayın yanındaki kalede, kayaya yakın 3'e 3 yarda olan kare şeklinde bir taş var. Altında 12 basamaklı bir taş geçecek. Oradan bakır bir kapıya ulaşırsınız.
Kapısının arkasında bir yığın altın olan bir oda var. Oradan kötü bir şekilde devam edecek. Buradan Dryanova Mogila'daki kalenin dökümhanelerine giden bir zindan başlar.
Üç kattadırlar. En alt katta terli bir dökümhane ve dize kadar küçük bir göl vardır. Merdivenler ikinci odaya çıkar. Çok sayıda nozul ve badanlakın olduğu bir atölye var. Oradan merdivenlerden yukarı, çok fazla altın para, mücevher ve çeşitli süs eşyalarının bulunduğu bir kasaya çıkarsınız."


"Omarchevo'dan Valchan Voyvoda, Pop Martin, Kara Kolyo ve Alton Stoyan'ın yaptığı buydu ve çocuklarla birlikte Nevis Kale'den serveti on günlüğüne aktardık ve buraya KAOMVAG kapısına koyduk.
İşte tüylü ve Altın Kurtlu Altın Kuzgun. Zindanda pek çok gizli kimyon, çeşitli basamatlar ve belli bir kıyamete yol açan delikler vardır. Sağ salim çıkmak için süvarileri 2 II 491 girişinde rahat bırakın.
D 412 mevkiinde önce kaya manastırına giriyorsunuz oradan da marata'ya gidiyorsunuz. Ejderhanın onu D 493 noktasından koruduğu yerde kimyonun içinden girip tekrar ejderhaya ulaşırsınız. İki yer ejderhanın arkasında toplanır ve üç basamak aşağı iner ve önünüzde bir tabak ve üzerinde Roma mektubu yazılıdır. Bu tabağı alıp 40 basamak aşağı inin.
Önünüzde harçla sıvanmış beyaz bir duvar olacak ve üzerinde bir atın üzerinde oturan Valchan Voivoda yazılı. Harçla kaynatılmış küçük dere taşlarından arnavut kaldırımı ile kaplıdır. Ortada büyük bir taş var ve üzerinde 2 ІІ 485 yazıyor. Sağınızda büyük bir Roma haçı var ve üzerinde D 435 yazıyor ve altında Roma harfi var. Duvarın sol tarafında yükseltilmiş bir masa, masanın üzerinde beyaz taştan bir köpek ve altında D 449 yazıyor. Atın toynağında 2 2 491 yazıyor. Duvarda bir özetlenen zemin kapısı."
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

Re: MANUK BEY

Mesaj gönderen Treks34 » Pzt May 03, 2021 14:41

ozanmelih yazdı:
Pzt Nis 26, 2021 10:06
Pazvantoğlu Osman'ın Istırancalardaki faaliyetlerini 3 adamının günlüklerine sahip bir defineci abimizden okudum. Hikayenin bazı kısımları çok benziyor şu Manukyanın vs. belgeleri diye gezen belgelere. Stefan Karaca ve diğer iki kişi var bir tanesi Efese gittiği için Hacı Georgy diye geçiyor Sazara kalesi olacak orada öldürülüyorlar vs. bu adamların da hikayesinde bazı kesitler bu bilgilere benziyor. Eski (yaşlı) volçan başka bir volçanı görmeye gidiyor. İnce sanırım lakabı. Bulgarlara kötü davranan yeniçeri ağasını öldürüyor bu adam. Çok uzun boylu biri. Ayakları atın üstündeyken bile yere değiyormuş, onun hikayesi de çok yakın, 1300lü yılların ortalarında Binbelova ailesi var amcalarındanbirinin lakabı kurt. Karısını kaçıran Osmanlı valisinin konağını basıyor vs...Bütün bunlar mesnetsiz bir şekilde birbirine karışmış ve zaten bir Lider ihtiyacı olan Bulgarların folklörüne dönüşmü olabilir mi?

Pazvantoğulu ile ilintili meşhur kaşıkçı elması ve detaylarınıda burada paylaşayım bu kapalı kaldığımız günlerde iyi bir zaman geçirme olur.



Osmanlı tarihinde isyanı en zor bastırılan aile sayılabilir Pazvantoğulları. Vidin'de kargaşa çıkardığı için kazığa oturtularak idam edilen dedeyle başladı onların öyküsü. Ardından Vidin Valisi'nin sancaktarı olan Pazvantoğlu Ömer'in idamıyla gelişti. Ömer'in oğlu Osman, babası öldürüldüğünde delikanlıydı.

Osman, ailesinin validen daha geniş bir alana hükmettiği, daha büyük bir askeri gücü elinde bulundurduğu için İstanbul'un hışmını çektiğini biliyordu. Önce Belgrad'a kaçtığı ve orada yeniçeri ocağına 'yamak' yazıldığı kesin. Rus Harbi bittiğinde Rumeli boşaltılınca bir dönem babasının hüküm sürdüğü Vidin Kalesi'ne döndü ve burada dağ eşkıyalarından oluşan çetesini kurdu. İmparatorluğun zaaf içinde olmasından istifade ederek kısa zamanda Balkanlar'ın fiili hâkimi oldu. Sancak beyleri, hatta vezirlere emir vermeye başladı. Gönderdiği hediye ve rüşvetlerle İstanbul'da sarayda taraftarlar edindi. Vidin, Niğbolu bölgesinde arazileri olan vezirler onun sözünden çıkmaz hale geldi. Neticede ip bir yerde koptu ve şeyhülislamdan, "Pazvantoğlu'nun katli vaciptir" fetvasını alan Topkapı harekete geçti. Kaptan-ı Derya Hasan Paşa'nın komutasında 100 bin kişilik ordu gönderildi Pazvantoğlu Osman'ın üzerine. Halk eşkıyayla hükümet ordusu arasına sıkıştı, ne yapacağını bilemez hale geldi.

Bu noktada Tepedelenli Ali Paşa'nın olanca kıyıcılığı ile sahneye çıktığına şüphe yok. Pazvantoğlu'nu kan gölünde boğmaya kararlıydı. İbrenin aleyhine dönmekte olduğunun farkına varan Pazvantoğlu, Vidin Kalesi'ne sığındı, ama Napolyon'un Mısır'a saldırısı üzerine sulh yapılmasını isteyen İstanbul'un baskısıyla Tepedelenli onun ölene kadar Vidin muhafızı olarak kalede kalmasına razı oldu.

Bir yüzükten katliama Kadın dedikodusuna meraklı ve muhafazakâr bir adam olan Tepedelenli'nin öfkesine kurban giden ilk kadın, oğlu Muhtar Paşa'nın sevgilisi Kira Frosini oldu. Muhtar Paşa'nın karısı Paşo Hanım onun gelmesiyle bütün itibarını kaybetmişti. Muhtar Paşa'ya istediği her şeyi yaptırmaya başlayan Frosini sarayın tek hâkimiydi adeta. Hizmetkârlar onun isteklerini yerine getirmeye öncelik veriyorlardı, en nadide hediyeler ona gidiyordu.

Muhtar Paşa delikanlılığından beri parmağından çıkarmadığı çok değerli bir yüzüğü hediye etmişti Frosini'ye. Cerbezer kadın da bunu hemen paraya çevirmek istemiş ve el altından satması için onu bir kuyumcuya göndermişti. Yüzüğün sahibinin kim olduğunu bilmeyen kuyumcu böylesine değerli bir parçayı ancak saraydan birinin alabileceğini düşünerek taşı Muhtar Paşa'nın karısına gönderince eğlence son buldu. Yüzüğü tanıyan ve hemen alan Paşo Hanım, kocasının Edirne tarafında olmasını fırsat bilerek durumu kayınpederi Tepedelenli Ali Paşa'ya açtı. Gelinine intikamını almayı vaat eden Paşa, aralarında Frosini'nin de bulunduğu şehirde adı kötüye çıkmış ne kadar kadın varsa bir gece toplatıp başkanlığını kendisinin yaptığı bir mahkemede yargıladı ve hepsini ölüme mahkûm etti.

Kadınlar çuvala koyulup ayaklarına taş bağlanarak göle atıldı. Bu olay sırasında Ali Paşa kendisini itidalli davranması için uyaran karısı Ümmü Gülsüm'ün de ölümüne sebep oldu. Uyarılmaya öfkelenen Paşa, piştovunu eline aldı ve gelişigüzel boşalttı. Korkudan bayılan genç kadın odasına kapandı, ertesi gün kendisinden özür dilemek için gelen Ali Paşa'ya kapıyı açmayıp onun kilitleri kırdığını görünce öldürmek için geldiği sanısına kapıldı ve korku yüzünden oracıkta can verdi.

Tepedelenli sonra oğlunun yüzüğünü piyasaya süren kuyumcunun peşine düştü. Plişivça Köyü'nde yerleşik olduğunu öğrenip adamın evini bastı. Kuyumcunun ailesiyle birlikte öldürülmesini emretmiş, emri bizzat yerine getirmek için kendisi de avluya girmişti.

Vasiliki'nin güzelliği :
Kuyumcunun kızı Vasiliki, kendisini Ali Paşa'nın ayaklarına atarak annesiyle birlikte kardeşlerinin ve kendisinin canlarının bağışlanmasını istedi. Öylesine güzel bir genç kızdı ki ayaklarının dibinde yatan Ali Paşa'nın iradesi sarsıldı, emrini iptal etti. Vasiliki'yi sarayına götürdü. Sarayda ayrıcalıklı bir mevki edinmekte zorlanmayan Vasiliki, Paşa'nın izniyle dinini korudu. Vasiliki'yi kaybetmek korkusuyla Ali Paşa onunla nikâh kıydı.

Pigot isimli bir Fransız subayının Hindistan'ın Madaras Mihracesi'nden aldığı ve ünlü Kazanova'ya sattığı, ondan Napolyon'un annesinin aldığı, ancak oğlunun Elbe'ye sürüldüğü dönemde onu kurtarmak için müzayedeyle sattığı 85 kıratlık Kaşıkçı Elması düğün hediyesi olarak Vasiliki'nin boynundaydı.

Yanya şehrinin tarihinde görülmemiş şenliklerle kutlanan emsalsiz bir düğündü yapılan. Vasiliki her an yanı başındaydı Ali Paşa'nın. Yaşlı vezir Yanya Gölü'nde onunla birlikte sandal gezilerine çıkıyor, başını onun dizlerine dayayıp şarkılar söylüyordu. Yabancı ziyaretçilerin dahi gözleri kamaşıyordu Vasiliki'nin güzelliğinden. Eşiyle birlikte Paşa'yı ziyaret eden bir Fransız asilzadesi "Doğu onu gölgeleyecek güzelliği daha yaratmadı" diyor.

...Ve son:
Bu bağlılığı Tepedelenli'nin kazandığı gücü kırmak için fırsat kollayan İstanbul'un dikkatle izlediğine şüphe yok. Halet Efendi'nin teşvikiyle Sultan Mahmut, Tepedelenli'nin ortadan kaldırılması emrini verdi, Çerkez Hurşit Paşa'yı bu 'tehlikeli adamı ortadan kaldırmakla' görevlendirdi. Hurşit Paşa'nın tek kozuydu Tepedelenli'nin Vasiliki'ye düşkünlüğü.

Önce halk arasında Paşa'nın karısının etkisiyle din değiştirdiği dedikodusu yayıldı, ardından Tepedelenli görüşme bahanesiyle Yanya Gölü'nün ortasındaki bir adada bulunan Pandaleymon Manastırı'na davet etti. Osmanlı serdarının davetine gitmemek isyandı. Ancak gitmenin ne sonuçlar doğurabileceğinin de farkındaydı Ali Paşa. Uzun uzun düşündükten sonra Vasiliki'yi de yanına alarak sandala bindi. Artık gözünde Vasiliki dışında hiçbir şeyin değeri olmadığını düşünüyordu.

'Vasiliki ellerine geçmesin' :
Hayatının bağışlanmasına karşılık karısıyla birlikte bir çiftliğe yerleşme teklifiyle çıktı Hurşit Paşa'nın karşısına. Ama İstanbul onun her durumda öldürülmesi emrini vermişti ve Hurşit Paşa'nın bu karar üzerine pazarlık yapma yetkisi yoktu. Manastırın odalarında ölüm dirim mücadelesi başladı. Tepedelenli vuruldu. O anda yanındakilere son emrini erdi: "Vasiliki'yi vurun, ellerine sağ geçmesin." Ancak adamları Paşa ölünce derhal teslim oldu.

Hurşit Paşa, Vasiliki'yi Tepedelenli'nin sakladığı hazinesini ortaya çıkarmak için günlerce sorguladı. Vasiliki konuşmadı, Hazine bulunamadı. Hurşit Paşa buna rağmen Vasiliki ve onun odasındaki kasada muhafaza ettiği kıymetli taşlarla İstanbul'a geldi. Kaşıkçı Elması bu sayede hazineye intikal etti. Vasiliki önce 75 kuruş maaşla Bursa'da mecburi ikamete tabi tutuldu, sonraki yıllarda affedilerek İstanbul'a gelmesine ve Fener'de yerleşmesine izin verildi. Vasiliki hayatının son yıllarını doğduğu topraklarda geçirdi. Bir rivayete göre Tırhala'ya yerleşti ve alkolle haşır neşir bir halde yaşadı; bir başka rivayete göre bir İtalyan asilzadesiyle evlenip yeni kocasıyla birlikte Tepedelenli'nin hazinelerini arayarak öldü.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Bing [Bot] ve 10 misafir