ACHİLLEUS, BİLİNEN ADIYLA AŞİL

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

ACHİLLEUS, BİLİNEN ADIYLA AŞİL

Mesaj gönderen Treks34 » Pzt Mar 27, 2017 13:51

Hektordan bahsedip Achilleus u pas geçemek olmaz. Bu konuda yapılmış bir arşatırmayı sizinle paylaşıyorum.Evet başlayalım o zaman. Herkese iyi izlemeler veardından okumalar...



Homeros tan bir alıntı ile konuyu açalım.

“-Yüreğinle düşünüp, ün salmış Achilleus, hemen bugün, şanlı Troyalıların şehrini alabileceğini çok ummuşsundur. Saf adam ! Bu şehir için daha birçok cefalara katlanman gerekecektir ! Bu duvarlar arasında bizden daha birçok yiğitler vardır; onları yakınlarımızın, karılarımızın, oğullarımızın yanına vererek İlion’u savunabileceğiz. Sen, ne kadar kuvvetli bir kahraman savaşçı da olsan, kaderini burada bekleyeceksin.”

(İliada-Homeros)


“Kendisi de Achilleus’un mezarına elleriyle çelenk koydu. Hephaistion’un da Patroklos’un mezarına çelenk koyduğu rivayet edilir. Söylendiğine göre İskender burada Achilleus’un anısını gelecek nesillere nakleden Homeros gibi bir şairin varlığından dolayı ne denli şansı olduğunu belirtmiş.”

(Aleksandrou Anabasis, 12.-Arrianos) ( Kim bu tabiki İskender)


Burası önemli daha sonra iki bölge bu mezar için uğraş verecektir.


"Götürüyordu onları sağlık tanrı Hermes nemli yollardan

Okeanus’un akışını izleyip vardılar AKKAYA’ya

Güneşin kapılarını geçtiler ve düşler ülkesini,

Ve ASFODEL ÇAYIRI’na ulaştılar az sonra.

(Odysseia, 24.Bölüm-Homeros)"



Peki Troya’da kimler, niçin birbiriyle savaşmıştır ?

Troya Kralı Priamos’un elli oğlundan biri olan Paris, Sparta’da Kral Menelaos’un konuğu iken, O ve Menalaos’un güzeller güzeli karısı Helena birbirlerine aşık olurlar. Ve ikisi birlikte yanlarına aldıkları hazinelerle Troya’ya kaçarlar.

Menelaos’un şerefi iki paralık olmuştur ve intikam ateşiyle yanmaktadır. Abisi olan Argos ve Mykene Kralı Agamemnon, Akha ilindeki tüm kavimleri seferber eder : Argoslular, Danaoslular, Giritliler, İtakeliler, Fthialılar, Lokrialılar…

Akhalılar, geniş karınlı gemilerine binerek Hatti ülkesine yelken açarlar. Troya kuşatılmıştır ancak kent teslim olmamaktadır. Akhalı savaşçılara kralları şöyle demektedir :

“Yurda dönmeye acele edilmesin. Herkes bir Troyalının karısıyla yatmak ümidini kaybetmesin. Argoslu Helene’nin hıçkırıkları, uğradığı şerefsizlik intikamsız kalmasın.”

Lakin Troyalılar da yalnız değildir. Onların da Anadolulu müttefikleri vardır : Lykialılar, Karialılar, Frigler, Traklar…

Homeros, -ki kendisi Batı ideolojisinin belki de ilk temsilcisidir- “karı-kız meselesi”nden çıkmış bir savaş kurgulasa da, Akhalıların amacının, Anadolu’nun görkemli kenti Troya’nın zenginliklerini yağmalamak olduğu aşikardır.
truva.jpg
Yukarıdaki çizimin orjinalide budur.

truva1.jpg

Homeros’un efsanesi, “uygar” Batı’nın kendini haklı çıkarmak için, “barbar” Doğu’yu şerefsizlikle suçlayıp yağmaladığı ilk örnektir. Ki bunda bile centilmen bir savaşla alınamayan kent, bir hileyle -Truva atı- ele geçirilmiş ve modern zamanların emperyalist güçleri, bu öyküden ilham almışlardır.

Annesi Thetis aracılığı ile tanrılar, kaderini saptama yönünden iki seçenek tanımışlardı Aşil’e:

Ya Troya’da ünlü bir kahraman olarak çarpışarak ölecek; dünya durdukça kahramanlığı dillere destan olacak; ya da ülkesine sessiz sedasız dönerek, sade bir yaşam ile uzun bir ömür sürecek.

Az ömürlü, ama ünlü birisi olarak ölmeyi yeğler Aşil.

“O anda, kolları beyaz tanrıça Hera gelip onu (Aşil’in atı Ksanthe’yi) insan sesiyle konuşturdu :

-Şanlı ve güçlü Aşil, seni bu sefer de sağ esen geri getireceğiz. Fakat felaket günü sana yaklaşmıştır.Sebep biz değiliz, ulu tanrı ve değişmez kader sebeptir…Biz rüzgarların en tez eseni Zefyr kadar gidebilirdik ama senin de kaderin bir tanrı ile bir ölümlü insanın vuruşu altında yok olmaktır.”


Şimdi gelelim konunun aslına Aşil nereye gömülmüstü.

aşil.jpg


Beşik-Yassıtepe

Çanakkale il merkezinin güneybatısında; Ezine ilçesine bağlı Yeniköy'ün yaklaşık 2 km güney-güneybatısında, Troya’ya 7 km uzaklıkta, Beşik-Yassıtepe olarak adlandırılan bir höyük bulunmaktadır. Höyük; Troya’nın limanı olarak bilinen Kocaliman'ın (Beşika Koyu) kuzeyinde; Ege Denizi'ne uzanan küçük bir burnun üzerindedir. Beşikburnu veya Beşika Burnu olarak da bilinir. Güneyindeki koy; özellikle akıntı ve rüzgardan kaçan kayıkların ve gemilerin yatmasına uygun özellikler taşımaktadır. Kuzeydoğusunda Papaz Deresi akmaktadır. Doğusundaki bağların arasında yerleşmeye ait olan ve kazısı yapılmış mezarlık alanı bulunmaktadır.

aşil1.jpg


Sözünü ettiğimiz bu bölgede Strabon’un bahsettiği, Achilleion antik kenti, bulunmaktaydı. Adı, “Aşil’in Yeri” anlamına gelen bu kenti, Midilli Adası’ndan göçenler kurmuşlardı. Burada kazı yapan Almanya Tübingen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann, bir arkaik çağ yerleşmesi ile nekropol alanını ortaya çıkarmıştır. Kendisi bu kalıntıların olduğu yerin Achilleion olduğunu kabul etmiştir. M.Ö.550’ de tahrip edildiği anlaşılan bu arkaik yerleşimden günümüze kalanlar, sur duvarının taş temel kalıntılarıyla çok sayıdaki çanak-çömlek parçasıdır. Achilleion, Atinalılar tarafından aynı bölgede kurulmuş olan Sigeion kentiyle girişilen savaşlar sonunda yıkılmış olabilir. Ne yazık ki, I. Dünya Savaşı sırasında Beşika Koyu’nda bir düşman çıkarma harekatı olasılığına karşı, askeri tahkimatlar yapılırken, kent, tümüyle yok olmuştur.

Beşik-Sivritepe namı-ı diğer Aşil’in Mezarı

Beşik-Yassıtepe’nin 750 m. doğusunda, Beşik-Sivritepe olarak bilinen bir tümülüs bulunmaktadır. Strabon’un anlatımıyla antik çağda burası, Aşil’in Mezarı olarak biliniyordu.

Flavius Arrianos, Aleksandrou Anabasis (İskender’in Seferi) adlı yapıtında, M.Ö. 334’te, Büyük İskender’in, buraya gelerek kurbanlar sunup, bu efsanevi kahramana, atası Aşil’e saygısını gösterdiğini dile getirir. Atası dedik çünkü, İskender, soyunun anne tarafından Troyalı Hektor’un karısı Andromakhe ile Hektor’un düşmanı Akhalı Aşil’e dayandığına inanıyordu. İşte İskender, annesinin soyundaki bu iki düşman kolu barıştırmak için buraya İlion’a (Troas bölgesi) gelmişti.
aşil mezar.jpg

Aşil’in Mezarıyla İlgili Diğer Teoriler

Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Derya Şahin ‘Amisos Mozaiği Işığı Altında Akhilleus - Thetis İkonografisi’ konulu yüksek lisans tezinde, Aşil kültünün Amisos Mozaiği’ndeki kompozisyondan hareketle Karadeniz’in güney sahillerine de geldiğine dair buluntuların olduğunu işaret etmiştir.

Amisos Mozaiği, 1958 yılında Amerikalılar için yapılan radar istasyonu inşaatı sırasında tesadüfen antik Amisos (Samsun) kentinde bulunarak 1959 yılında Samsun Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılmıştır. Mozaik, Roma İmparatoru Alexander Severus (M.S. 222-235) zamanına tarihlenmektedir ve M.S. 5. yüzyıl sonlarında Bizans Döneminde tamir edilmiştir.

Samsun Arkeloloji ve Etnografya Müzesi`nde yer alan Amisos Hazineleri`nde ise `Nereidler`in bulunduğunu söyleyen Şahin, “Nereidler, Aşil’in annesi Thetis`in kızkardeşleridir. Ve Aşil’in öldükten sonra Karadeniz`de bir adaya gömüldüğüne inanıldığını” belirtmektedir.
aşilmozaik.jpg
Amisos Mozaiği’nde Aşil ve Thetis'in yer aldığı Troya savaşı ile ilgili sahne, bu sahnenin dört köşesine yerleştirilmiş panellerde mevsimleri simgeleyen portreler ve mevsimlerin arasındaki dikdörtgen panellerde Nereidler ve deniz yaratıkları tasvir edilmiştir.


Bir diğer teori Aşil’in mezarının Çorum’un Osmancık ilçesinin Adatepe mevkiinde olduğu yönündedir.

Cevdet Saraçer, “Tarihsel Doku İçinde Unutulan Kent” adlı kitabında ortaya attığı tezini, Odysseia'da geçen şu satırlara dayandırıyor :

“Achilleus (Aşil), Patroklos ve Kusursuz Antilokhos'un ölüsünü alıyorlar, Karadeniz'in kıyılarını izliyorlar, Halys'in geniş bir yay çizdiği yere geliyorlar, nemli yollardan geçiyorlar, Akkaya'ya varıyorlar, güneşin kapılarını geçiyorlar ve düşler ülkesine, Asfodel Çayırı'na ulaşıyorlar…”
ve Osmancık'ın büyük bir çayırlık alan olduğunu ve buranın eski isminin Asfodel Çayırı olduğunu söyleyerek Kızılırmak Nehri'nin mitolojideki adının Halys olduğunu belirtiyor.
aşil mezar1.jpg

AKHİLLEUS’UN GÖMÜSÜ (MEZARI) OSMANCIK’TA OLABİLİR Mİ?

Halikarnas Balıkçısı’nın tüm yapıtları ilgi çekmiştir.

Balıkçı, Troya Savaşı kahramanı Akhilleus’un gömüldüğü yeri anlatırken:

“Kılavuz tanrı Hermes’in göstediği loş yollardan geçerek ulaşılan bir mezar adasından söz edilir” der.

Gerçekten de Homeros’un ODYSSEİA Destanı’nın yirmi dördüncü bölümünde şöyle anlatır:





Götürüyordu onları sağlık tanrı Hermes nemli yollardan

Okeanus’un akışını izleyip vardılar AKKAYA’ya

Güneşin kapılarını geçtiler ve düşler ülkesini,

Ve ASFODEL ÇAYIRI’na ulaştılar az sonra.



Diye aynı bölümde anlatıldığına göre, kemiklerin oradan daha güvenilir bir yere götürüldüğü anlaşılmaktadır.

‘’Homeros’un Odysseia’sında Troya kahramanı Aşil’in gömüldüğü, kılavuz tanrı Hermes tarafından gösterilen LOŞ YOLLAR izlenerek varılan bir mezar adasından söz edilir. Bugünkü adı KIZILIRMAK olan HALYS’teydi bu ada.’’

Şimdi okuyucular, lütfen Türkiye Haritası’nı önlerine koysunlar, ya da gözlerinin önüne getirsinler:

Çanakkale’den yola çıkıyor, Karadeniz kıyılarına geliniyor,

Neden?

Çünkü Odyseia’daki anlatıma uyarak ve Balıkçı’nın yazdıkları ile bütünleştirerek geliyoruz, Karadeniz kıyısına.

‘’ O kıyılar, çok yakın zamana dek yol vermezdi tam kıyıyı izlemek isterseniz. Aslında olmazı olur’’ diye düşünseniz de, yine geleceksiniz Halys yakınlarına, yani Kızılırmak civarına.

Demek istiyoruz ki, bizim olasılığı öne alıp seçtiğimiz yolların dışında bir yol seçilse, değil mi ki Kızılırmak kıyısına gelinecek, durumu değiştirme olasılığı bulunmayacaktır.

En iyisi, İstanbul-Bağdat yolunu seçeceğiz. Bu yol bilinen en eski ve tek yoldur.

Başka deyimle, bunun dışında yol yoktur ki onu izleyesiniz.

Kargı ilçesi-Osmancık yol ayırımından sonra yolun sağını izleyerek hemen Beygircioğlu köyüne gelinir.Uzun yolculuklarda burada at değiştirildiği,için köye ‘’Beygircioğlu’’ denmiştir zaten. Beygircioğlu’nu, yaklaşık 2 km geçtikten sonra Avşar Köyü yakınlarına gelirsiniz.Kızılırmak burada, genişçe çizdiği yaydan sonra, geldiği yöne, doğuya yönelir.İşte bu yolu izleyince ‘’ Güneşin kapılarını’’ geçer Odysseia’da sözü edilen AKKAYA’ya gelirsiniz.Bu yollar gerçekten ‘’nemli yollar’’dır.

Kuşku duyulmaz Halys kıyısındaki nemli yolların bu yollar olduğundan…

O dönemde Akaya denilen dağ, bugün de Akaya, diye anılır.

Osmancık’a destanda anlatılan bu yolları izleyerek ulaşırsınız. Başka seçenek de yoktur.

Destanda sözü edilen çayı, Osmancık’ın güney doğusunda Kızılırmak’ın sağ sahilinde uzana binlerce dönümlük, engebesiz bir çayırlıktı bundan 15–20 yıl öncesine değin.

Bu çayırlığın adı da ‘’ADA’’dır.Balıkçı’nın sözünü ettiği ADATEPE’nin karşısında bir ada….

Ada diye anılan çayırlığın karşı sahilinde ADATEPE yükselir.
aşil mezar2.jpg

Adatepe tam bir ada değil, yarımada’dır. Üç yönü, doğusu, batısı ve kuzeyi Kızılırmak’la çevrilidir.

ADATEPE bir büyük atlantiği andırır. Yaklaşık 4–5 km uzunluğunda, 2 km genişliğinde 300 metre yüksekliğindedir.

Doruk noktası geniş yayvandır; binlerce insanın piknik yapmasına elverişlidir.

Özellikle çeltiklerin yeşerdiği haziran ayı ve sonrasında, Osmancık’a Adatepe’den bakanlar, sanki tanımadıkları, bilmedikleri bir güzelliğin sergilendiğini büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla izlerler.

Ve İLYADA’nın kahramanına, buradan daha güzel, daha uygun bir gömüt yeri seçilmeyeceğine veya en güzellerinden birisinin seçilmiş olduğuna inanabilirsiniz.

Arkeookur dan alıntıdır.
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

Re: ACHİLLEUS BİLİNEN ADIYLA AŞİL

Mesaj gönderen Treks34 » Prş Haz 22, 2017 22:14

Bir güzellik yapıp Aşil e atfedilmiş bir iki sikkeyi sizle paylaşayım






aşilcoins.jpg




aşilcoins1.jpg
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir