BİR O YANDAN BİR BU YANDAN

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Treks34
Mesajlar: 542
Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21

BİR O YANDAN BİR BU YANDAN

Mesaj gönderen Treks34 » Pzr Mar 19, 2017 06:52

Bu gün Bir elektronik firmasının yapmış olduğu bir araştırmayı sizlerle paylaşacağım.Defineciliğe gönül vermiş yurdum insanının iyi değerlendirmesi dileklerimle.
Gelelim konuya dokuz kısım tekmili birden başlıyor......
.


Çubuk, şakül, alan tarama cihazı, uzun menzilli antenli tarayıcılar, lazerli tarayıcı nedir?

Dedektörlerin arama derinlikleri birkaç metre olduğundan bu mesafe bazı kişileri tatmin etmemektedir. Bazı kişiler istiyorlar ki arazide bir tepenin üzerine çıksınlar, ellerinde bir alet olsun, bu alet de etrafı tarasın ve yüzlerce metre öteden altın, gümüş, define ne taraftaysa bu alet, aranılan kıymetli bu şeylerin yönünü göstersin.

Çok güzel de (!), gerçekten böyle bir şey olabilir mi?

İnsanlar –sözümüz meclisten dışarı- bazı zamanlar gerçekle ve akılla bağdaşmayan şeylerden medet ummuşlardır. Ta ilk insanlarda şöyle bir tablo görüyoruz: insanlar güzel bir odun kütüğünü alıyorlar, onu biraz yontup şekil veriyorlar, sonra onu getirip köyün meydanına dikiyorlar ve diyorlar ki bu bizim ilahımız oldu, biz ona tapacağız, ona kurbanlar keseceğiz, o da bizim köyümüzü koruyacak, bize bereket verecek. Olur mu ? putpereste sorarsanız pek güzel olur!

Çubuklar, şaküller:

Şimdi aynı misal, bazı insanlar, bakır borulardan veya ağaç dallarından çubuklar yapıyorlar bunları ellerinde gevşek bir şekilde tutuyorlar, elin kıpırdamasından, elin aynı pozisyonu sürekli koruyamamasından bir süre sonra elde tutulan çubuklar bazen sağa bazen sola dönüyor, bunun üzerine insanlar diyorlar ki işte çubuklarımız definenin yönünü tespit etti, haydi o tarafa gidelim! Uzakta duran altın, gümüş, define ile, elde tutulan çubuk veya onu kullanan kişi arasında hiçbir bilimsel bağlantı olmadığı halde böyle bir şey olur mu? Çubuğu kullanana sorarsanız pek güzel olur! Aşağıdaki resimde: çubuklar defineyi gösterdi, haydi o tarafa!!
cubuk.jpg

Bir de buna benzer olarak şakülle arama şekli vardır. İnsanlar bir ipe bir nesne bağlıyorlar, sonra ipin ucundan tutuyorlar. Bir müddet sonra elin sabit duramamasından ötürü ipe asılı nesne bir tarafa doğru sallanmaya başlıyor, bunun üzerine insanlar diyorlar ki işte şakül definenin yönünü tespit etti, haydi o tarafa gidelim! Bazı iddia sahipleri şunu da söylüyorlar: ipe asılı nesne altın olursa, şakül altını bulur, ipe asılı nesne gümüş olursa şakül gümüşü bulur. Bilimsel olarak bu mümkün değildir. Kişi şakülü, elini kıpırdatmadan tutarsa veya daha iyisi şakül ipinden bir yere asılırsa, şakül hiç sallanmaz. Aşağıdaki resimde hazneli bir şakül görülüyor. Haznesine altın konulursa altına, elmas konulursa elmasa, kağıt para sıkıştırılırsa kağıt paraya sallanıyormuş! Kullanana kolay gelsin!
sakul.jpg

Şimdiye kadar çubukla bir şey bulana rastlamadık. Çubuklarının gerçekten altına döndüğünü iddia eden kişilerden bunu göstermelerini istedik, şimdiye kadar bir (rakamla = 1 ) tek kişi bile bu çubukların bir şey bulduğunu yapılan denemelerde bize gösteremediler. İnsanlar yukarıdaki putperest misali kendilerini kandırmaktadırlar. İnsanların böyle şeylerden medet ummasını eğitim noksanlığını gidermeden önlemek mümkün değildir.

Yapılan çubuk ve şakül denemelerinde şunu gördük. Bir çubuk (veya şakül) kullanana bir altın eşya getirip, çubuklarının ona dönüp dönmediği göstermesini istediğimizde iki türlü izlenim elde ettik: 1- Çubuk (veya şakül) ileride görülen altın eşyayı göstermedi, başka istikametleri gösterdi. 2- Bazı çubuk sahibi elini oynatarak çubuklarını getirilen ve karşıya konulan altın eşyaya döndürdü. Bunun üzerine bu şahsa “Altının nerede olduğunu gördüğün için çubukları öyle döndürüyorsun” dedik ve altını saklayalım öyle bul dedik. Altın saklandıktan sonra çubuk sahibi, altının nereye saklandığını umduysa çubuklarını o yöne çevirdi ve başarısız oldu.

İnsanlar, psikolojik olarak ve gayri ihtiyari olarak çubuklarını ve şaküllerini kalplerinin kanaat getirdiği yöne yöneltiyorlar, ama bu yön aradıkları cismin yönü olmuyor.



Ancak define arayan insanların defineyi uzaktan bulma istekleri bazı başka insanları uydurma aletler yapıp satma işine yöneltmiştir. Önce çubuk ve şakül imal eden ve bunları kolay inanan insanlara satan bu kişiler, son yıllarda bu işi daha da ileri götürerek, görüldüğünde güzel ve teknik bir cihaza benzeyen bir takım “alan tarama cihazı” namı altında uydurma cihazlar imal etmekte ve pazarlamaktadırlar. Bu uydurma cihazların bir kısmı para kazanmayı tek amaç edinen bazı Türk firmaları tarafından üretildiği gibi, bir kısmı da yurtdışı menşelidir.

Yerli alan tarama cihazlarında elde tutulan ve elin hareketiyle serbestçe sağa sola gidebilen çubuklar vardır, bu uydurma cihazın üreticisi bu cihaza teknik bir görünüş sağlamak için çubuklara birer tane kablo irtibatlandırmış ve bu kabloları da getirmiş elektronik cihaz görünümünde olan kutuya bağlamıştır. Güya kutudan çubuklara sinyal gidip gelmektedir de çubuklar altına, gümüşe dönmektedir. Bunlar külliyen uydurma anlatımlardır.

Bu yerli üretim alan tarama cihazlarını satanlar karşılarındaki müşteriyi inandırabilmek için kendilerinin de pek bilmedikleri uydurma teknik tabirler kullanmaktadırlar. Uydurmayı seven kişinin diline sınır yoktur, bu kişi duyduğu ve hoşuna giden her teknik tabiri sattığı çubukların nasıl çalıştığını göstermek için kullanacaktır. Bu kişi diyecektir ki: "çubuklar frekans manyetiği ile çalışırlar"; "çubuk ilerideki altınla aynı frekansa gelecek öyle çalışacak"; "altın metali dalgalar ve enerji yarar"; "madde kendine özgü frekansla titreşiyor ve bu proton, nötron reaksiyon şeklinde izah edilir"; "Bizim imal ettiğimiz antenlerin çalışma mantığı vücuttan antenlere aktarılan statik enerjinin, elektronik sinyal takviyesiyle antenlerin iyon reaksiyonlarının titreşim harmoniklerini, hassas algılama seviyelerine taşınmasıdır".

Bu gibi uydurma anlatımlar teknik ve bilimsel eğitim almış kişileri kahkahalarla güldürür. Ama maalesef bu anlatımlar bilimsel eğitim almamış kişileri inandırabilme

Yukarıdaki anlatımların neden gerçek dışı olduğunu izah etmek uzun sürer ancak gene de bazı açıklamalarda bulunalım. Frekans: bir olayın belli bir zaman diliminde kaç kere tekrarlandığının sayısıdır, 3, 5, 125 gibi bir sayıdır. Örneğin: bir salıncak bir saniyede iki kere sallanıyorsa, salıncağın saniyede frekansı = “2” dir. Bir kişi dedesini her ay 3 kere ziyaret ediyorsa onun da aylık ziyaret frekansı = “3” tür. Manyetik: mıknatıslanma özelliğine sahip demektir. Örneğin: demir manyetik bir madendir, altın ve gümüş manyetik maden değillerdir. Frekans manyetiği diye bir şey olmaz bu 3, 5, 125 sayısının mıknatıslanması gibi bir manaya gelir, bu gerçekte pozitif bilimlerde olmayan bir tabirdir. Toprak içinde gömülü olan altın madeninden ne dalga çıkar, ne enerji çıkar. HİÇ BİR ŞEY ÇIKMAZ. Altın metali kendine özgü frekansla da titreşmez. Enerji ve dalga sadece radyum, uranyum gibi radyoaktif maddelerden çıkar. Altın radyoaktif değildir, pasif bir metaldir. Altının frekansı yoktur, elde tutulan çubuğun, antenin de frekansı yoktur. Çubuğun içine bir madde koymakla çubuk altına dönecek bir özellik kazanmaz. Vücutta statik enerji olmaz, olmayan statik enerji de elde tutulan antenlere aktarılmaz. Suni olarak vücuda herhangi bir enerji yüklesek bu eldeki antenlere tesir etmez. İyon reaksiyonu antende olmaz, kimyasal tepkimelerde olur, içinden elektrik geçirilen sıvılarda (elektroliz sırasında) veya yüksek gerilim altında ışık veren gazlarda (cıva buharlı lambada) olur. Harmonik te bir frekansın 2, 3, 4.. katı anlamına gelir. Ortada teknik tabirler çorbası yapıp müşteriyi inandırmak ve uydurma bir cihazı satmak olayından başka bir şey yoktur.

İthal alan tarama cihazlarını da yurdumuza getirip satanlar vardır. Bu alan tarama cihazlarının genel görünüşü şöyledir: tutulan bir sap üzerine monte edilmiş rasgele sağa sola dönebilen küçük bir elektronik cihaz vardır. Alan tarayıcı cihazların bilimsel özelliği yoktur. Hepsininde bilimsel mesnedi yoktur. Yurt dışında da bu cihazların sahteliği kanıtlanmıştır.

Raporların istisnasız hepsi, alan tarayıcı cihazlarının işe yaramaz şeyler olduğunu açıklamaktadır. Bu cihazların hepsine teknik bir cihaz gibi görüntüler verilmiştir. Ancak cihazların içinde uydurma ve bir fonksiyon yapmayan elektronik devreler vardır. Cihazların üzerindeki düğmeler boşa çalışmakta ve hiç bir şeye kumanda etmemektedir. Cihazların içinde bulunan tellerin bir kısmının ucu hiç bir yere bağlanmamaktadır. İmalatçı, cihaz açılmasın ve foyası meydana çıkmasın diye cihazın vidalarını yapıştırmıştır. Cihaz oynak bir sap üzerinde rahatça dönebilmektedir. Döndüğü yön ise kıymetli bir maddenin olduğu taraf değildir. Bu alet kendini tutan elin hafif sağa sola yatmasıyla rasgele ve yerçekiminin etkisiyle herhangi bir tarafa dönebilmektedir.
omnitron.jpg


Şimdi lazerli tarayıcılar hakkında da biraz bilgi vermek istiyoruz. Bunlar tabanca gibi şekli olan ve yöneltildiği noktanın sıcaklığını ölçen cihazlardır. Cihazın teknik adı "Infrared Termometer - Kızılötesi Termometre" dir. Cihazın tam olarak nereye yöneltildiğini anlamak için cihazın namlusuna lazer ışını gönderen bir düzenek konmuştur. Bu cihazlar define bulmak için yapılmamıştır. Bu cihazlar, sanayide kullanılan fırınların uzaktan iç sıcaklıklarını ölçmek için yapılmışlardır. Fırının içine klasik termometrelerden sokmak her zaman kolay değildir. Fırından gelen ısı dalgasından - kızılötesi dalgadan - fırının sıcaklığının uzaktan anlaşılması güzel bir şeydir. Bu cihazların pek çok üreticisi vardır ve sanayide fırınlarda (boya kurutma fırını, pişirme fırını, maden eritme fırınları v.s.) çok kullanılmaktadır. Fiyatları 100$ - 400$ arası değişmektedir. Sıcaklığı da bir kaç metre uzaktan algılayabilmektedirler.


Bu cihazlar, bazı satıcılar tarafından define bulma cihazı gibi lanse edilmekte ve değerlerinin 4 - 5 katı fiyata satılmaktadır. Güya bu cihaz defineyi şöyle buluyormuş: gündüz güneş, toprak ve toprağın içindeki altın, gümüşü ısıtıyormuş. Akşam veya gece güneş gidince toprak içindeki altın ve gümüş gündüz ısı topladıkları için ısı yaymaya başlıyorlarmış, bu ısı toprak yüzeyine çıkıyormuş, bu bölgenin sıcaklığı daha fazla oluyormuş, termometre bunu fark ediyormuş, böylece altınlar - gümüşler bulunuyormuş. Mantıklı gibi gözükse de bu saçma bir hikayedir. Güneş gündüz vakti toprağı ısıtsa da ancak 10 -20 cm yüzeyini ısıtır, toprağın daha derin kısmını ısıtmaz. Altın 1- 2 metre derindeyse bu mesafede güneş ışınlarıyla ne toprak ısınır, ne altın ısınır. Biz kasıtlı olarak 1 metre dipteki altın kütlesini elektrikli rezistansla ısıtsak bunun ısısı bir metre yukarıya çıkıp toprağı ısıtmaz. Çünkü toprak ısıyı iyi nakletmez. Altın toprak yüzeyinin 5 - 10 cm altında olsa güneş o ortamı ısıtsa, altın toprakla beraber ısınır, toprakla beraber soğur. Zaten aranılan altının kütlesi gram veya kilo mertebesinde, altının etrafındaki toprak tonlarca ağırlıkta... 100 gram altın bir kaç derece daha sıcak olsa tonlarca toprağı ısıtabilir mi? Toprağın sıcak olan yerinde altın yoktur.

Altını, taşı, tahtayı bir fırına koysak ve ısıtsak, sonra fırından çıkarsak ve bunlara elimizi sürsek, altın en sıcak, taş biraz daha az sıcak ve tahta ise ılık hissedilir. Halbuki hepsi de aynı sıcaklıktadır. Bunun sebebi altının ısı topladığından değildir. altın ısıyı iyi nakleder ve üzerindeki ısıyı elimize daha çabuk boşaltır bundan dolayı elimiz daha çabuk yanar. Bundan dolayı soğuk cisimlerle temasta olan altın ısısını verdiği için daha kolay soğur, taş ise ısıyı daha az naklettiği için iç kısımları daha geç soğur. Altın ısı topluyor, uzun müddet ısı yayıyor tezi yanlıştır. Altın temasta olduğu cisimle iyi ısı alışverişi yaptığı için temasta olduğu cisimle beraber ısınır beraber soğur. Bunun ispatını şöyle yapmak mümkündür. bir kaba su koyalım ve içine altın yüzük atalım. Suyu ısıtalım veya soğutalım. Suyun içindeki yüzüğün sudan farklı bir sıcaklıkta olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Yüzüğün sıcaklığı, suyun sıcaklığını takip eder. Benzer şekilde toprak içindeki altın, toprakla beraber ısınır, toprakla beraber soğur.

Lazerli tarayıcının da lazeri sanki bir iş yapıyormuş, tarama yapıyormuş, altını buluyormuş gibi anlatımlar yapılıyor. Lazer sadece termometrenin nereye baktığını gösterir. Bu termometreler sıcaklığı bir kaç metreden sıhhatli okuyabilir. Bu cihazlar metrelerce uzağı tarar denilerek satılıyor. Bu da gerçek dışıdır.


elsan elektronik çalışmasıdır.
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 19 misafir