Bu kadar nefes aldıktan sonra Tapınak Şovalyelerinin hikayesine kaldığımız yerden devam edelim
Tampliyelerin Mirası
Afrika'nın Derinlikleri
"1145 Yılında, alman piskopos Otto von FreiSign, Chronicon adlı tarihinde, çok şaşırtıcı bir yazışmadan söz eder. Papa, o güne dek varlığı hiç bilinmeyen, Hindistan'ın Hıristiyan hükümdarından bir mektup almıştır. Bu kral, mektubunda, "Cennet Irmağı"nın kendi ülkesinde bulunduğunu bildirmektedir. Mektup, aslında Suriye'nin Akdeniz kıyısında bulunan Gebal kentinin piskoposu aracılığıyla Roma'ya kadar ulaştırılmıştır. Hıristiyan hükümdarın adı "Yaşlı John" (Yuhanna) ya da aynı zamanda bir rahip olduğu da ileri sürüldüğü için "Vaiz John" olarak geçer. Dediklerine göre, bebek İsa'yı ziyaret eden Magi'lerden birinin soyundan gelmektedir. İran'ın tüm Müslüman hükümdarlarına boyun eğdirmiş, Dünyanın diğer ucunda, gelişen bir Hıristiyan krallığı kurmuştur."
"Vaazcı Yuhanna" aslında, Havari Yuhanna'nın yozlaştırılmasından başka bir şey değildir. İncil'de bile, Yuhanna'nın hiç bir zaman ölmeyeceği söylentilerinin çıktığı ama bunun doğru olamayacağı yazılıdır. Avrupa'nın Müslüman tehdidiyle yüz yüze geldiği dönemlerde, Bizans tahtına çıkan bir çok imparatorun adı Batıda Yuhanna diye geçer. Bu sadece, yardım umutlarının bir söylenti sayesinde pompalanmasını ifade etmektedir".
"Piskopos Otto'nun Vaazcı John'un varlığını ve ülkesinde bulunan Cennet Irmağını açıklamasının üzerinden pek fazla zaman geçmeden, Papa resmi bir bildiri ile Haçlı Seferlerinin yinelenmesi çağrısında bulundu. İki yıl içinde, 1147'de, Alman İmparatoru Conrad, diğer derebeyleri ve bir çok soylu ile birlikte İkinci Haçlı Seferini başlattı.
Haçlıların talihlerinin yükselip alçalmasına uygun olarak, Avrupa'da zaman zaman Vaazcı John hakkında söylentiler belirip kayboluyordu. O dönemin tarihçilerine göre, 1165 yılında, Vaazcı John Bizans İmparatoru, Kutsal Roma İmparatoru ve diğer krallara gönderdiği yeni bir mektupla, pek yakında, orduları ile Kutsal Topraklara ulaşacağını haber veriyordu. Ülkesini yine pek şatafatlı bir tarzda anlatıyor, bu kez sadece Cennet Irmağının değil, aynı zamanda Cennetin Kapılarının da ülkesinde bulunduğundan söz ediyordu."
"Eğer gerçekten büyük gücümün nereden kaynaklandığını merak ediyorsanız, o takdirde kuşkusuz olarak inanın ki, ben Vaazcı John...Gök yüzünün altında yaşayan tüm yaratıklardan daha varlıklı, daha bilge ve daha kuvvetliyim. Yetmiş iki kral bana haraç ödemekte. Yürekten dinine bağlı bir Hıristiyan'ım ve ülkemdeki dindaşlarımı her an korumaktayım...Büyük bir ordu ile gelip, Tanrının mezarını ziyaret etmeye yemin ettim...İsa'nın haçının düşmanlarına da savaş açacağım ve onları acımasızca cezalandıracağım.
Görkemim üç Hindistan'ı tümüyle kaplıyor ve hatta, St. Thomas'ın mezarının bulunduğu uzak Hindistan'a bile yayılıyor. Çölleri aşıyor ve güneşin doğduğu yere, Babil Kulesinin yakınındaki ıssız Babil vadisine kadar uzanıyor..."
Bizans İmparatoru Manuel Comnenus'a gönderilen mektup (1165)
"Vaazcı John neredeydi ? St. Thomas'ın mezarından söz etmesi Hindistan'ı işaret ediyordu. Ancak, orta çağın coğrafya kavramları öylesine geriydi ki, Hindistan Nil nehri yakınlarında sanılıyordu. Bu nedenle, 1177 yılında Papanın Vaazcı John'a yazdığı mektup Habeşistan'a doğru yola çıkıyordu."
manual.jpg
"Kardeşi Lalibela tarafından tahttan indirilene kadar Habeşistan hükümdarı olan Harbay'ın efsanevî Vaazcı John olabileceği sanılıyor."
"Vaazcı John'un mektubunda, kendisine karşı kardeşi ile iş birliği yapan Tampliyeler hakkında bile bir uyarı vardı:
"Sizin soyunuzdan gelen, sizin maiyetinizde bulunan bazı Fransızlar Sarasenler (Müslümanlar) ile iş birliği yapıyorlar. Size yardım edeceklerine inanıp, onlara güveniyorsunuz ama onlar sahtekâr ve hilebazlar...Cesur olun ve dua edin...Sahtekâr Tampliyeler'i öldürmeyi ihmal etmeyin."
Vaazcı John'un çeşitli krallara gönderdiği mektup (1165)
"Wolfram von Eschenback Parzival'de, Grail'i arayanlardan birinin, Rohas'ın ötesine, Afrika'nın derinliklerine yaptığı yolculuğu anlatır. Rohas, Habeşistan'ın en uzak bölgelerinde bir kenttir. 1185 Yılında, Lalibela zaferle girdiği Rohas'ın adını değiştirir, kendi adını verir yeni başkentine...Lalibela, ülkesine geri dönmeden önce, yıllarını Kudüs'te Tampliyeler'le birlikte geçirmiştir. Tampliyeler'in, kayıp Ahit Sandığını gizlediğine inanılan Habeşistan'dan gelen bir soyluya ilgi göstermelerinin nedeni aşikârdır".
"Habeşistan ile Hıristiyan Avrupa arasındaki ilişkiler bir sonraki yüzyılda da devam etmiştir:
"Kurtuluşumuzun 1306. yılında, Habeşistan İmparatoru Wedem Araad, Avignon'da bulunan Papa V. Clement'a otuz kişiden oluşan bir heyet gönderdi."
"Habeşistan'da kayalara oyulmuş on bir kilise, Afrika'nın en gelişmiş mimarî yapılarıdır (UNESCO tarafından Dünyanın Harikaları arasında gösterilmişlerdir)...Kiliseler, inşa edilmelerinin üzerinden sekiz yüz yıl geçmiş olmasına rağmen, bu gün de ibadete açıktır. Bu kiliselerin özellikle belirtilmesi gereken nitelikleri, alışılmış yöntemlerle inşa edilmek yerine, doğrudan kırmızı volkanik kayalara oyulmuş olmalarıdır. Bu nedenle, sadece boyut olarak değil, işçilik ve kavrayış açısından da, insanüstü bir görünümleri vardır.
"...Gerçek niteliklerini anlayabilmek için çok çaba sarf edilmiştir: bazıları derin hendeklerde bulunurken, diğerleri kocaman mağaraların içindedir. Tüm kiliseleri bir birine bağlayan, karmaşık ve hayret verici, bir tüneller, geçitler, galeriler, mezarlardan oluşan bir lâbirent ağı vardır. Ebedi görevlerini yerine getiren rahiplerin uzak ayak sesleri ile yankılanan, loş ve nemli, yosun tutmuş serin duvarları ile bir yer altı dünyası."
"St. Mary kaya kilisesinin tavanında, Davut Yıldızının içine çizilmiş stilize bir haç resmi bulunmaktadır. Bir Hıristiyan mabedi için oldukça şaşırtıcı bir süslemedir bu, ancak Tampliyeler'in en önem verdikleri simgelerden biridir Davut Yıldızı. Bu çizimin altında, kumaş kaplı bir sütun vardır. Rahipler, bu sütunun Lalibela'nın bizzat kendisi tarafından oyulduğunu ve kaya kiliselerinin mimarî gizlerinin içinde saklı olduğunu söylerler."
Portekiz: İsa'nın Şövalyeleri
"Portekiz'de, Tampliyeler kısa süren bir soruşturmadan sonra aklandılar ve yalnızca adlarını "İsa'nın Şövalyeleri" şeklinde değiştirerek, varlıklarını 16. yüzyıla kadar sürdürdüler. Denizcilik alanındaki keşifleri tarihe geçti:
Vasco de Gama bir İsa şövalyesiydi, Denizci Prens Henry ise (Dom Enrique) tarikatın Büyük Üstadıydı. Gemilerinde hala Tampliyeler'in kızıl haçı ile desenli yelkenleri kullanıyorlardı. Colomb'un Yeni Dünyayı keşfetmek üzere Atlantik'i aşan üç gemisinde de Tampliye haçları dalgalanıyordu. Zaten Colomb, tarikatın Büyük Üstadının kızıyla evliydi ve kayınpederinin haritalarına ve evraklarına bakma fırsatını bulmuştu."
santa.jpg
"...Hakkında geçerli bilgi sahibi olunabilen en önemli ve önde gelen kişi Denizci Prens Henry'dir (Dom Enrique). Tarikatın Büyük Üstadı olan Henry, yaşam öyküsünü kaleme alan Zurara'ya göre, "güçlü duyum ve keskin zekâ sahibi, önemli ve yüce eylemleri başarmak için olağanüstü ihtiraslı bir kişilikti".
"1394 Yılında dünyaya gelen Henry, 1415 yılından itibaren etken olarak denizcilikle uğraşmaya başlamıştı. En büyük ihtirası, kendisinin açıkça itiraf ettiği gibi, Vaazcı John'un ülkesine denizden ulaşabilmekti. Dönemin tarihçileri kadar modern tarihçiler de, yaşamının büyük bölümünü bu amacın ardında geçirdiğinde hemfikirdirler."
"Kendini kozmografi, matematik, astroloji araştırmalarına adamıştı. Çevresi devamlı olarak, gök bilimciler ve Yahudi bilim adamlarıyla doluydu."
"Portekiz'de, İsa'nın Şövalyeleri örgütünün Büyük Üstadı Dom Enrique, "Denizci Prens Enrique" olarak adını duyurdu. En modern denizcilik tekniklerini kullanıyor, maiyetinde coğrafyacılar, gemi yapımcıları, dil uzmanları, Yahudi haritacılar ve Arap kaptanlar bulunduruyordu. Ekip çalışması ile harita yapımı ve denizcilik aygıtlarının, özellikle pusula ve usturlabın geliştirilmesi konusunda çaba harcıyorlardı. Madem Müslümanlar İspanya'yı ele geçirmişlerdi, öyleyse Hıristiyanlar da, Afrika'yı ve sonra da Asya'yı ele geçirmeliydiler. 1425 Yılına gelinceye kadar, örgüt Madeira ve Kanarya adalarını almıştı bile. 1445 Yılında Azorları elde ettiler. Batı Afrika kıyılarının sistemli araştırması 1434 yılında başlatıldı. O çağın en hızlı gemileri olan yeni karaveller tüm bunları olası kılmıştı."
"Enrique'nin yaptığı yolculuklar hakkında bilgimiz pek sınırlıdır. Bunun nedeni, gerçeklerin, tarihi olguların, seyir defterlerinin, haritaların, talimatnamelerin ve tüm raporların örgüt tarafından uygulanan bir gizlilik ilkesinin arkasında kalmış olmasıdır."
"Gerçekten de, Enrique'nin zamanında gizliliğe olan bağlılık o denli fazlaydı ki, yapılan çeşitli keşif gezilerinin sonuçları hakkında bilgi açıklamanın cezası ölümdü. Buna rağmen, yine de, Prensin asıl saplantısının Habeşistan'la doğrudan ilişki kurmak olduğu öğrenilmişti. Bunu ancak, Afrika kıtasının etrafını dolaşarak başarabileceğini de anlamıştı, zira Akdeniz'den Mısır'a geçip, oradan da Kızıl Denize açılma çözümü Müslümanların o bölgedeki egemenliği nedeniyle geçersiz duruma gelmişti. Her olasılık göze alınarak, yine de, Batı Afrika kıyılarını keşfe çıkan denizcilere, Vaazcı John'un ülkesine karadan ulaşacak daha kısa bir yolu araştırmaları da tembih edilmişti."
"Enrique'nin yaşamının son yıllarına ait, bazı gizli arşivler ancak yirminci yüzyılda açığa çıkartılabildi. Bu belgeler arasında, Vaazcı John'un bir elçisinin Enrique'nin ölümünden sekiz yıl öncesinde, Lizbon'a geldiğini gösteren bir belge bu arşivlerin arasında bulundu. Bu ziyaretin amacı ve görüşmelerin konusu bilinmiyor. Ancak, bu ziyaretten tam iki yıl sonra, Portekiz kralı V. Alfonso'nun, Habeşistan'ın ruhanî yönetimini İsa'nın Şövalyeleri örgütüne devrettiğini açıklaması bir rastlantı olamaz."
"
1487 Yılında, aynı zamanda İsa'nın Şövalyeleri tarikatının Büyük Üstadı olan, o dönemin Portekiz kralı II. John, yardımcılarından Pedro de Covilhan'ı, Akdeniz, Mısır, Kızıl Deniz yolu ile Vaazcı John'a elçi olarak gönderdi. Bir tüccar kimliğine bürünen Covilhan, İskenderiye ve Kahire'den geçerek, Suakin'den bir küçük Arap gemisiyle Aden'e ulaşmayı başardı. Ancak orada, çeşitli engellere takılarak uzun zaman harcamak zorunda kaldı. Ancak 1497 yılında, Habeşistan'a varabildi. İmparator sarayında, önce coşku ile karşılandı fakat, sonra nedeni bilinemeyen bir tatsızlık sonucunda bir tür oda hapsine tâbi tutuldu (Covilhan'ın asıl becerisinin casusluk olduğu biliniyor; daha önce İspanya'da da casus olarak görev yapmıştı).
jhon2.jpg
"1497 Yılında, yine İsa'nın Şövalyelerinden bir denizci, Vasco de Gama Hindistan'a yaptığı keşif gezisinin büyük kısmını Doğu Afrika kıyılarını araştırmaya ayırmıştı. Mozambik'te demir attığı zaman, Vaazcı John'un ülkesinin, çok yakında, kıtanın içlerine doğru biraz kuzeyde bulunduğunu öğrenince, sevinçten ağladığı biliniyor."
"Vaazcı John'un sarayına ulaşabilen ilk resmi Portekiz elçilik heyeti Masawa limanında karaya ayak bastığında yıl 1520 olmuştur. Sekiz ay süren bir kara yolculuğu sonucunda, başkente ulaştıklarında, tahtta 1508 yılından beri oturan kral Lebna Dengel tarafından karşılanırlar."
"Büyük sevinçle İmparator Vaazcı John'un kulübelerini ve çadırlarını gördük"
Portekiz Heyeti (20 Ekim 1520)
"Çadırdan sarayın tam merkezinde, kırmızı döşeli bir bölmede, aslan derisinden giysileri olan savaşçılar tarafından korunan Habeşistan İmparatorunun karşısına çıktılar. Nihayet, aradıklarına ulaşan Portekizliler, ne imparatorun ne de maiyetindekilerin Vaazcı John'dan hiç haberlerinin olmadığını öğrendiler."
Bu günlük bukadar yeter kaldığımız yerden Tapınak Şovalyleri anlatımlarına devam edeceğiz.